Ülkemizde şiir ve kitap konusu bildiğimiz gibi önemlidir. Tiyatro ve sinema konusunda olduğu gibi Yılmaz Erdoğan, kitaplarında kullandığı çerçevelik sözleri ile de kısa zaman içerisinde ülkemiz gündeminde yer aldı.İşte, en duygusal ve damar Yılmaz Erdoğan sözleri...

Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa. Şimdi, sonsuz bir yangın gibi. Sevmesem öyle kolay çekip gitmek; Yaralı bir kuş gibi.

elodram artisttiymişiz de haberimiz yokmuş.


Yaşadıklarımız yazlıydı yazılmayan kitapta, okuyabilene.

Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden ve bir aşkın izlerini yok edecek başka bir aşk sipariş edildi yeniden.

Sizi sevenlerin sevgisine dikkat edin bazı sevgilerin son kullanma tarihleri geçmiş, bozuk çıkıyorlar.

Saklama yeteneği yüksek olan, güçlü biriyim. Hatta gözlerimden yaşlar düştüğünde bile şu iki kelimeyi söylerim: ben iyiyim.

Seninle karşılaşmam hayatımın en büyük hatasıydı ve sırf seninle diğer tarafta karşılaşmamak için helal ediyorum hakkımı!


En Güzel Yılmaz Erdoğan Sözleri

Bizi bilirsin, yaşamak biliriz, vademiz dolduğunda avuçlarına gömülmeyi.

Birisi bana ne yapıyorsun deyince, kısık bir sesle hiç diyorum. Kimse anlamıyor; hayatın içinden çıkamıyorum

Sana yangında kurtarılması imkansız acılar bırakıyorum.

Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan

bir beyaz tutsaklık. İnsan kendine iltica edebilir mi?



Hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini. Vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını.

Sen çok güzelsin sebepsizde gülebilirsin.

Güvendikçe yenildim, yenildikçe değiştim.

Aşkın her halini gördüm! O yüzden artık ne hali varsa görsün!

Bir daha olmaz beni bu acımasiz yalancı dünyaya kimse bağlamaz dersin sonra da sen çıkarsın inatla yaşamak zorundasın diyorsun ve emre itaat etmek zorunda oluyorsun herşeye rağmen tum pisliklerine rağmen dünyayı seversin ve tüm kötülükleri görmez gözün sevgin o kadar büyük olur ki hiç bir şey umurunda olmaz ama bir anda acılar bir patlak verir feleğini şaşırırsin böyle.

Dünyanın bütün okyanuslarından vazgeçiyorum ve gözlerinde ki karadenizde boğulmak istiyorum.
Aşk varsa şarkıda vardır.


Seni öyle bi severim ki bütün dünyayı sevesin gelir.

Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen yoktun.

Ben sana gülüm demem, gülün ömrü az olur.

Senden kalan acılara bile iyi bakacak kadar çok sevmişim seni.

Kahkaha aramakla ömrünü geçireceğine gülümsemeyi dene.


Ben, senin için ‘belkiydim’. Sen benim için ‘keşke’. ‘Belki’ seviyordur diye ‘keşke’lerim ısrarcı bu gece..

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde.. ve beb amerikanca bi filmi kürtçe seyrediyorum.

Gidebilirsin yada beni unutabilirsin. Ama ben yokmuşum gibi yaparsan eğer, hiç olmamışsın gibi davranırım! Kıvranırsın..



Gözlerin rakıydı, mezesi ise gülüşlerin.

Sen kendini ne zannediyorsun bilmiyorum ama ben her gördüğümü sen zannediyorum.

Ne zaman öleceğimi bilseydim, ölüm anında gözlerinin içine bakardım sadece.

Devrimle yoğrulmuş bir aşk istiyorum mülteci bakışlarından.


Artık zaman bile yetmiyor yaşadığımızı sanmaya.

Biz, aynı tavla tahtasında farklı iki pul gibiyiz. Öyle ya, ‘birbirimizi kırmadan oyunu bitiremeyiz..

Papatyalar suçlanmamalı artık sevmiyor diye. Zaten sevse; ottan böcekten medet umulmazdı herhalde.

Kendine güvenip, ağzı laf yapanlara laf yaptığı içinde kendini adam sananlara kısa bir hatırlatma lafla adam olunmuyor .

Gökyüzünde hayranlıkla izlediğim o sevgili yıldızım, mavi mekanından düşerek, ışıltısından, muhteşemliğinden, bir şeyi kaybetmeden bir kadına dönüşüvermişti.


Sen güzel değilsin başka bir şeysin güzel senin yanında bildiğin halt yemiş!

Hiç düşündün mü; benim seni sevdiğim kadar sen kendini seviyormusun diye.

Memleketime bahar gelmiş, karanfil kokuyor dağlar ve yürekler yelken açıyor farklı aşklara, sonbaharda batacaklarını bile bile.

O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum ve umurumda değil hiç kimse, ne halim varsa görmekle meşgulüm.

Söylemek isteyip de söyleyemediğim çok şey var. Kiminin yüzüne kiminin gelmişine, geçmişine.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında ( Ankara ‘da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman) özlemeye başladım herkesi… Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.



Denize sıfır evi hiç istemedim ben, ama hep gökyüzüne sıfır hayallerim vardı.

Hiç bir tatlı senin kadar acı katmadı genzime.

Ankara’ya öyle yakışırdı ki kar.. asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar.

Anlamlı Yılmaz Erdoğan Sözleri

Nasıl hecelersen hecele hep aynı biçimde yazılıyor ” ayrılık”.

Gelişinle içimde kocaman bi devrim yapmıştın, gitmee!! İçim bi devrimi daha kaldıramaz paramparça olur toparlanamaz.

Senden önce yaşam olduğu için senden sonra da olur sanma.

Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiren, her yeni ilişkide temiz sayfa açtım diyenlere sesleniyorum: sizin defter kaç ortalı?


Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan. Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam.

Sadece hayal kırıklığına değil hayat kırıklığına da uğrattılar.

Güzelliğine değil karekterine aşıktım

Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya.

Uyumak güzeldir rüyamda sen olunca.

Kalbime dokun hayal ettiğin sevgiyi hisset.


Seni seviyorum, ama seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum.

Küskünlüğüm hayata değil, içindeki beş para etmez insanlara. Bıkkınlığım ise, onların yüzüne bakmak zorunda kalmam aslında.

Gitmen demek nefesimin kesilmesi demektir.

Sizi sevenlerin sevgisine dikkat edin bazı sevgilerin son kullanma tarihleri geçmiş, bozuk çıkıyorlar.

Göz yaşlarım avucumda ve ben yine kapında. Bir kapıyı açıp AFFETTİM desen inan dökebilirim içimde ki dertleri de avucumda ki göz yaşlarımı da.

Bizi bilirsin, yaşamak biliriz, vademiz dolduğunda avuçlarına gömülmeyi.

“Bir insanı sevmekle başlıyordu her şey” ve boşanmak için en az iki şahit gerekiyordu.

Sana, sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır. Aşk sorgusunda şahanem yalnızca kelepçeler sanıktır.

Zaman çok değişti. Artık katiller öldürmeden önce kendine iyi bak diyorlar.

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim, çocuk olmaktan. Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam.