Ahmet Kaya'nın şarkıları halen daha milyonlarca kez dinlenilmektedir. Ahmet Kaya sözleri içeriğinde siz değerli okurlarımız için birbirinden güzel ve etkileyici Ahmet Kaya sözlerini bir araya getirdik.

Kırmızı rujlu sokakların, aşağılık pazarlıkların, adı anılmayacak benle. Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım, başkaldırıyorum.

Gözüm yaşarıyor yüreğim yanıyor, olmasaydı sonumuz böyle...

"Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe, yine de bu yangını söndüremedim."

"Sakin göllerin kuğusuyduk, olmasaydı sonumuz böyle."


"Dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur…"

Bir ben kaldım, bir ben kaldım, tenhasında gecenin, avutulmamış ben..

Bırak ay gitsin, sen kal bu gece…

Ah ne fayda ah ne fayda… Kefen beyaz ah ne fayda…

Ben derdimi kimseye söyleyemedim.

"Kokunu verirken vazomda güller, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık."

"Uyku tutmuyor gözüm... Anılar sıraya girdi."

Bu hasretlik kalır gitmez teninde! Eksilmez acılar ezik yüreğimde..

Resimli Ahmet Kaya Sözleri

Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın. Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.


"Ben senin sokağına ulaşamam dardayım... O masum gözlerine bakamam firardayım..."

Yorgunum, çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var.

Bitti demedi, hoşçakal demedi, elveda da demedi...Allah'a emanet ol hiç demedi, helallik bile istemedi. Gitti sadece gitti.

Söyle yağmur söyle. Değmeden yüreğime. Söyle gökyüzüne. O nerde...

Dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur…

Kendine iyi bak. Beni düşünme. Su akar yatağını bulur.

Tutsam şu karanlığı tutsam da yırtsam.

"Ne Diyarbakır anladı beni ne de SEN...Oysa çok sevmiştim ikinizi de bilsen."

"Hüzünlü bir akşam susmuşuz, durgunuz hepsi bu..."

Parmak uçlarına değen sıcaklık, incinen bir hayatın yarasıdır.



Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette.

Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım. Olsun gözüm olsun. Ne olacaksa olsun!"

"Sana boncuktan kuş yaptım konacak pencerene.

"Söyle sen neredesin, ben nerede…."

Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe, yine de bu yangını söndüremedim.

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi.

Bir kenar mahalleliyim mecburen uzaktan severim…

"Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette.."

Söyle yağmur söyle. Değmeden yüreğime. Söyle gökyüzüne. O nerede…


Bazen bir uçurum kalır, bazen de martıların ardından. Velvele koparan bir leş kalır, bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün telsizlerde adım okunur.

Haykırsam duyamazsın. Çağırsam gelemezsin. Yürekten sevemezsin sen.

Şimdi bütün iyi niyetlerimi, bir bir yargılayıp asıyorum…

Haykırsam duyamazsın. Çağırsam gelemezsin. Yürekten sevemezsin sen.

"Depremler oluyor beynimde.."

"Söyle ay doğmadan, düşmesin yaş gözüme.."

Sonbahar damlardı damlarımıza, biz seninle sararırdık. Aydınlansın diye şu kirli yüzler, biz durmadan savaşırdık.


Acılardan arta kalan işte bu bakışlarmış. Buğu diye gözlerimde, gün batımı bulutlarmış…

Geçip karşımda dursan. Hem bağırsan hem de kızsan. Beni kaleş/kaleşnikof ile vursan. Yine senin derdindeyim.

"Bizi zaman yenecek ve anılar kalacak."

Bu dağlara bu yollara, toz eyledi aşk beni. Ben yanarım aşk için, ben yanarım gül için.

Sanki gökten kar yerine kan yağıyor, kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor. Yaşlı gözleriyle bana bakıyor, akan gözyaşını içesim gelir.

Ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyorum ve öldükten sonra değil, şimdi anlaşılmak istiyorum.

İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi, kavgalar kansız biter mi?



Giden bu yolculardan, en çok ben şanssızım. Ne kadar çok yaşadıysam, o kadar çok yalnızım.

Bazen bir uçurum kalır, bazen de martıların ardından. Velvele koparan bir leş kalır, bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün istasyonlarda afişim durur, beni bir çocuk bile vurur... Dibine vurmuş gecelerden geldim, yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi.

İhanetin zincirini tutan utansın. Dönüp arkasına bakan utansın. Dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın.


Acılardan arta kalan işte bu bakışlarmış. Buğu diye gözlerimde, gün batımı bulutlarmış…

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi.

Siz benim neden sustuğumu nereden bileceksiniz!

Varsın böyle geçsin yabancı günler, varsın canımı yaksın yine yalnızlık. Seninle doluyken baktığım dünler, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.

İki damla gözyaşımla satıldım pazarlarda, kırdılar yüreğimi kırdılar azarlarla, sürgünlere yolladılar sabah dörtte yağmurlarla; Ben yandım, siz yanmayın ALLAH aşkına…

İhanetin zincirini tutan utansın. Dönüp arkasına bakan utansın. Dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın.


Acımasız olma şimdi bu kadar, dün gibi çekip gitme.

Beni bilimle anla iki gözüm felsefeyle anla ve tarihle yargıla.

Dibine vurmuş gecelerden geldim. Yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi...

Sakin göllerin kuğusuyduk, olmasaydı sonumuz böyle.

Parmak uçlarına değen sıcaklık, incinen bir hayatın yarasıdır.

Firarilerin uzmanı olmuşum. Bütün istasyonlarda afişim durur. Beni bir çocuk bile vurur…

Kendine iyi bak, beni düşünme, su akar yatağını bulur..

Dostlukmuş. Ölüme yürümekmiş. Üstüne titremekmiş Vefaymış! Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış!

Ceketimi yağmurlara astığımdan beri, tehlikeli şiirler yazar dünyaya sataşırım.



Ahmet Kaya Sözleri

Yalnızlığım benim pasaklı kontesim, ne kadar rezil olursak o kadar iyi.

Giderim buralardan, giderim bir akşam üstü… Umurunda olmaz, umurunda olmaz, umurunda olmaz bilirim…

Yalnızlığım benim pasaklı kontesim, ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Hesabım kalsın mahşere, elimi yıkar Giderim…

Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe, yine de bu yangını söndüremedim

Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın. Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.

Sanki gökten kar yerine kan yağıyor, kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor. Yaşlı gözleriyle bana bakıyor, akan gözyaşını içesim gelir.

Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi.

Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın. Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.


Uyku tutmuyor gözüm... Anılar sıraya girdi.

Ben senin sokağına ulaşamam dardayım... O masum gözlerine bakamam firardayım...

Yorgunum, çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var.

Bitti demedi, hoşçakal demedi, elveda da demedi...Allah'a emanet ol hiç demedi, helallik bile istemedi. Gitti sadece - gitti.